Ve derler ki: "Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık. (Mülk Suresi, 10)
Dünyada iken vicdanıyla açıkça gördüğü, belki de kendisine defalarca hatırlatıldığı ve önünde hiçbir engel olmadığı halde, bile bile aklın yolundan yüz çevirmiştir…
Ama o sırada artık geri dönüp de durumunu telafi edebilmesinin kesinlikle mümkün olmadığı cehennem ateşinin içindedir…
Dünyada iken Allah'ın azabı kendisine hatırlatılmış, ama kendisi kibiri sebebiyle bu uyarıları dinlememiştir…
"Nasıl olsa önümde daha uzun bir hayat var, daha sonra telafi ederim" diyerek doğru olan davranışları sürekli ertelemiştir…
Dünyada sahip olduğu zenginlik, güzellik veya bilgi kendisini büyüklük hissine kaptırmış ve Allah'a itaat etmesini engellemiştir…
Ama o anda artık içerisinde bulunduğu ateşten ve azaptan kurtulabilmek için yapabilecek hiçbir şeyi yoktur, apaçık bir çaresizlik içindedir…
Ve artık her ne yaparsa yapsın, içini yakan pişmanlıktan sonsuza kadar hiçbir şekilde kurtulamayacak ve sürekli olarak akılsızlığına yanıp yakılacaktır…
İşte insanın henüz dünyada iken bu durumla karşılaşabileceğini düşünmesi, hemen o anda derin bir pişmanlık duymasına neden olur. Ateşin içinde pişmanlıkla bu ve benzeri sözleri söylememek için, hemen o andan itibaren vicdanlı davranmaya karar verir. Çünkü vicdanına başvurarak düşündüğü zaman, her insan ertelediği, önemsemeyerek üzerinden geçtiği ya da doğru olduğunu bildiği halde bile bile yapmadığı küçük büyük pek çok olayla karşılaşır. Ve tüm bunları hemen şimdi telafi edebilmek her insan için mümkündür.
Bir insana, "Bu vicdan muhasebesini, dayanılmaz bir pişmanlıkla ateşin içerisinde iken mi yapmak daha akılcıdır, yoksa şu anda telafi imkanı varken mi?" diye sorulsa, samimi davranan her insan mutlaka "Elbette ki şu anda, hem de hemen şimdi" yanıtını verecektir. Ardından da aklını kullanacak ve bugüne kadar vicdansızlık yaptığı her olayı bir an bile ertelemeden düzeltmeye çalışacaktır.
Yapılması gereken en akılcı tavır da budur zaten. İnsanın, bir an için bile olsa cehennem ateşinin içinde olduğunu düşünmesi, bu samimi kararı alması için yeterli olacak ve vicdanını harekete geçirecektir. O ana kadar yapılan akılsızca ve vicdansızca tavırları telafi etmek ise Allah'a güvenip dayanan bir insan için çok kolaydır. Allah ayetlerinde insanlara bu kolaylığı şöyle bildirmiştir:
(Benden onlara) De ki: "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü
taşıran kullarım. Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah,
bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir." (Zümer Suresi, 53)
Allah Kuran ayetlerinde insanlara, bu konuda hiç vakit kaybetmeden harekete geçmeleri gerektiğini şöyle hatırlatmıştır:
Azap size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip-dönün ve O'na
teslim olun. Sonra size yardım edilmez. Rabbinizden, size indirilenin en
güzeline uyun; siz hiç şuurunda değilken, azap apansız size gelip
çatmadan evvel. (Zümer Suresi, 54-55)
Kişinin (yana yakıla) şöyle diyeceği (gün): "Allah yanında
(kullukta) yaptığım kusurlardan dolayı yazıklar olsun (bana) doğrusu
ben, (Allah'ın diniyle) alay edenlerdendim." (Zümer Suresi, 56)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder