15 Haziran 2012 Cuma

Akıl hakkında…


Akıl, insan için hayati önem taşıyan ve bir anlamda insanı insan yapan en önemli özelliklerden biridir. Derin düşünebilmek, incelikleri kavrayabilmek, hikmetli konuşabilmek, doğruyu yanlışı birbirinden ayırt edebilmek akıl sayesinde mümkün olabilir. Kuşkusuz bu özelliklerin önemini bugün dünya üzerinde bilmeyen yoktur. Ancak insanların birçoğunun bilmedikleri ya da gözden kaçırdıkları çok önemli bir gerçek vardır: Zannedildiği gibi her insan akıllı değildir. Her insan doğuştan belirli bir zekaya sahiptir, fakat akıl belirli şartlara bağlı olarak oluşan özel bir yetenektir. Bu iki kavram toplumda genellikle aynı anlamda algılanır. Oysaki Kuran'da bu konunun özü şöyle açıklanır:

… Onların çoğu akıl erdirmez. (Maide Suresi, 103)
İnsanların çoğu aklını kullanmamaktadır. Peki öyleyse "akıl" nedir? Aklın kaynağına nasıl ulaşılır? Kimler gerçekten akıl sahibidir? İşte bu soruların doğru cevabı bize sadece Kuran'da verilir. Çünkü Kuran Allah Katından indirilmiştir ve her konuda mutlak doğru bilgilere ulaşabileceğimiz tek kaynaktır. Kuran'a baktığımızda ise şu bilgiyi ediniriz; akıl ancak iman ile oluşabilmektedir.

Vicdanının sesini dinleyerek Allah'a yönelen her insan hiçbir fiziksel çaba harcamadan bu büyük nimete sahip olabilir. Yapılması gereken, Allah'a samimiyetle iman etmek, O'ndan gereği gibi korkmak ve Rabbimizin istediği gibi bir yaşam sürmektir. Bu samimi iman, insana aklı kazandırır. Hayatın her anını etkisi altına alan bu berrak akıl da insanı doğru yola iletir.


İşte bu kitapta aklın gerçek tanımı yapılacaktır. "Aklı oluşturan şartlar nelerdir?", "Akıl artar ya da azalır mı?", "Aklı örten etkenler olabilir mi?", "Varsa bunlar ortadan kaldırılabilir mi?" gibi belki de pek çok insanın gerçek cevaplarını ilk kez öğreneceği sorulara yanıt verilecek ve tüm insanlara aklın ne kadar değerli bir nimet olduğu bir kez daha hatırlatılacaktır.

Bununla birlikte Kuran'da bildirilen akıl ve akılsızlık örneklerine dikkat çekilerek aradaki keskin farklılık ortaya konacaktır. Kuran'a uyan akıl sahibi insanların dünyada ve ahirette alacakları güzel karşılık anlatılacaktır. Akıllarını kullanmayarak dinden uzaklaşan kişilerin ise içinde bulundukları büyük kayıp anlatılacak ve her insanın aklını kullanması için çağrıda bulunulacaktır.

Bu kitap, "… dileyen Rabbine bir yol bulabilir" (Müzzemmil Suresi, 19) ayetiyle de belirtildiği gibi Rabbimize yakınlaşma yolu arayanlara O'nun büyüklüğünü kavrama, Kuran ahlakını yaşama ve aklın nimetlerinden faydalanma konusunda bir yol açmayı amaçlamaktadır.

kıl hakkında bugüne kadar sayısız tanım yapılmıştır. Ancak bunların hiçbiri aklın gerçek anlamı hakkında insanlara tam bir fikir vermeye yeterli olamamıştır. Çünkü bu çıkarımları yapan kimseler aklı tanımlarken doğru bir kaynağa başvurmamış, aklı sadece kendi mantıklarıyla değerlendirmeye çalışmışlardır. Oysa önceki bölümde belirttiğimiz gibi, aklın ne olduğu konusunda bize bilgi verebilecek kaynak sonsuz akıl sahibi olan Allah'ın indirdiği Kuran'dır.

Allah'tan korkan ve samimiyetle Kuran'a uyan her insan akıllıdır. Ancak insanların çoğu böylesine büyük bir nimeti kolaylıkla elde etme imkanına sahip olduklarından habersizdirler. Aklın, insanların doğuştan kazandıkları zihinsel bir yetenek olduğunu sandıkları için, sahip olduklarının ötesinde bir kavrayış kazanabileceklerine ihtimal vermezler.

Bir örnekle açıklayacak olursak bu, küçük bir çocuğun, dünyanın sadece kendi evi, sınıfı, öğretmeni ve oyuncakları ile sınırlı olduğunu sanması gibidir. Kuşkusuz küçük bir çocuğun kendi çevresinin dışına çıkıp da dünyaya yetişkin bir insan gözüyle bakması mümkün olmaz. Bu nedenle de tüm idealleri, tüm tasaları ve tüm faaliyetleri kendi dünyası ile sınırlı kalır. Oysa çocuğun yaşamını izleyen yetişkin bir insan onun aslında ne kadar kısıtlı bir dünyada yaşadığını çok açık bir şekilde görür. Çünkü yetişkin bir insan dünyanın bir ev, bir sınıf ve birkaç oyuncakla sınırlı olmadığını kavrayabilecek bir tecrübeye ve bilgiye sahiptir.

İşte akıl için de buna benzer bir durum söz konusudur. Akılsız bir insan herşeyin en doğrusunu kendisinin bildiğini, en akıllı kişinin kendisi olduğunu, en güzel hayatı kendisinin yaşadığını, dolayısıyla da en doğru yolda olanın kendisi olduğunu sanır. Daha mükemmel bir hayat şeklinin, zihin yapısının varlığına ihtimal vermediği için kıyas yapması ve aradaki farkı tespit edebilmesi mümkün olmaz. Oysa Kuran'da insanlara, çok üstün bir hayat tarzı, çok ileri bir kavrayış ve düşünme yeteneği sunan "akıl" gibi büyük bir nimetin varlığından bahsedilmiştir. İşte bu kitapta anlatılacak olanlar, Kuran ayetleri doğrultusunda aklı tanımlayacak, aklın insana keskin bir şuur açıklığı ve kavrayış yeteneği kazandırdığını ortaya koyacaktır. Allah bir ayetinde şöyle buyurmaktadır:

İşte bu (Kuran) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O'nun yalnızca bir tek ilah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri iyice öğüt alıp düşünsünler diye bir bildirip-duyurma (bir belağ)dır. (İbrahim Suresi, 52)
Ayet meallerinde "temiz akıl sahipleri" olarak geçen kavramın Arapça aslı "ulul elbab"tır ve tam karşılığı "öze sahip olanlar" anlamına gelir. Tefsir ve meallerde genellikle bu kavramın derin bir aklı ve kavrama yeteneğini ifade ettiği kabul edilmiştir. Bu nedenle burada da "temiz akıl sahipleri" olarak kulllanılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder