O gün, cehennem de getirilmiştir. İnsan o gün düşünüp-hatırlar,
ancak (bu) hatırlamadan ona ne fayda? Der ki: "Keşke hayatım için,
(önceden bir şeyler) takdim edebilseydim." (Fecr Suresi, 23-24)
Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: "Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve mü'minlerden olsaydık." (En'am Suresi, 27)
Ve derler ki: "Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık." (Mülk Suresi, 10)
Bunun yanında aklını kullanmayan bir insanın mahrum kalacağı cennet nimetlerini de şimdiden düşünmesi gerekir. Akılsız insanlar cehennem ile karşılaşmadan önce cennetin güzelliğinin de şuuruna varmış ve akıllı insanların cennetle müjdelendiklerinde yaşadıkları sevinci görmüş olacaklardır. Altından ırmaklar akan yüksek köşklerde, mücevherler içinde, tahtlar üzerinde zevk süren müminlerin durumunu bilmek de ahirette akılsız insanların kalbinde derin bir acı ve pişmanlık oluşturacaktır.
Bunlar, akılsızlığın ahirette getirdiği kayıplardır. Ancak akılsızlıkları sebebiyle dinden uzaklaşan insanlar, ahireti terk edip dünya nimetlerini yaşamaya çalışırken, burada da istedikleri gibi bir ortama sahip olamazlar. Yaşamları boyunca maddi manevi pek çok kayba uğrarlar. Öncelikle Allah'a ve kadere teslim olamamanın getirdiği tevekkülsüzlük ve bundan kaynaklanan huzursuzluk içinde yaşarlar. Sürekli geleceğe yönelik korkular, sahip olduklarını kaybetme, yoksul düşme endişesi, sevdikleri insanlardan uzak kalma, insanlar karşısında küçük düşme gibi tedirginlikler içinde hayatlarını sürdürürler.
Kuran ahlakını yaşamadıkları için hiç kimseyle gerçek anlamda dost olamaz; gerçek sevginin, saygının, sadakatin ve diğer güzel ahlak özelliklerinin güzelliğini kavrayamazlar. Kuran'a göre bir yaşam sürmedikleri için dinden uzak cahiliye sisteminin zorlukları içinde yaşarlar. Hayatlarında sürekli pişmanlık hakimdir; bir gün ya da bir saat önce yaptıklarından dahi sürekli olarak yakınıp, pişmanlıklarını dile getirirler.
Akıllarını kullanmadıkları için güzel ve hikmetli konuşamazlar. Saatlerce konuşup bir işin içinden çıkamaz, seri tedbirler alamaz ve akılcı çözümler getiremezler. İnsanlardaki güzellikleri ve incelikleri göremez ve bunları güzel bir üslupla dile getiremezler. Sanat ve estetikten ince bir zevk alamaz, akılcı yenilikler üretemezler. Yaşadıkları klasik kalıplardan, alışkanlıklardan vazgeçemez, kendilerini yenileyip geliştiremezler.
Akılsız insanların durumu Kuran'da verilen şu örnekle açıklanmaktadır:
Allah şu örneği verdi: İki kişi; bunlardan birisi dilsiz, hiçbir
şeye gücü yetmez ve herşeyiyle efendisinin üstünde (bir yük), o, onu
hangi yöne gönderse bir hayır getirmez; şimdi bu, adaletle emreden ve
dosdoğru yol üzerinde bulunanla eşit olabilir mi? (Nahl Suresi, 76)
Allah'ın izni olmaksızın, hiç kimse için iman etme (imkanı)
yoktur. O, akıl erdiremeyenlerin üzerine iğrenç bir pislik kılar. (Yunus Suresi, 100)
İşte bunlar da akılsızlığın insanlara dünyada getirdiği zararların kısa bir özetidir. Bu nedenle akılsızlık, bir insanın önemsemeyeceği ve razı olabileceği bir durum değildir. Her insan aklı örten engelleri düşünmeli, bunlardan sıyrılmak için elinden gelen tüm gayreti sarf etmeli ve aklın dünyada ve ahirette kazandıracağı nimetlerin güzelliğini yaşamalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder